Ulusal Güvenlik Uzmanı Umut Metehan Avcı, modern Hristiyanlık içindeki Refah İncil'i doktrininin, Hristiyan Siyonizmi ile birleştiğinde ABD dış politikasından Türkiye'nin jeopolitik konumuna kadar uzanan çok katmanlı etkiler yarattığını vurguladı.
Ankara – Güvenlik uzmanı Umut Metehan Avcı, "Refah İncil'i" ve "Hristiyan Siyonizmi" arasındaki ideolojik birlikteliğin, modern dünya siyasetinde inanç temelli bir güç odağına dönüştüğünü belirtti. Avcı'ya göre, bireylere maddi ve manevi refah vaat eden Refah İncil'i, İsrail'e koşulsuz desteği kutsal bir görev haline getiren Hristiyan Siyonizmi ile birleştiğinde, din ile dış politikanın iç içe geçtiği benzersiz bir paradigma ortaya çıkıyor.
Avcı, ABD'deki televangelist hareketlerin bu doktrinleri ekonomik refah söylemiyle harmanlayarak Evanjelik tabanı siyasallaştırdığını ifade etti. "İsrail'e bağış yapmak veya onu desteklemek, inananlar için Tanrı'nın bereketini kazanmanın bir yolu haline geldi" diyen Avcı, bu anlayışın hem Amerikan seçimlerini hem de Orta Doğu politikalarını derinden etkilediğini belirtti.
Türkiye açısından da bu teolojik-politik yapının dolaylı yansımaları olduğuna dikkat çeken Avcı, "Türkiye'nin jeopolitik rolü, Hristiyan Siyonist çevrelerce eskatolojik planların merkezinde görülüyor. Bu, Türkiye'nin stratejik tercihlerini uluslararası dini aktörlerin gözünde sembolik bir hale getiriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Avcı, "Refah İncil'i, sadece teolojik bir doktrin değil, küresel siyasetin ruhani dilini dönüştüren bir ideolojik araçtır. Türkiye bu sürecin farkında olmalı, din temelli dış politika stratejilerinin arkasındaki güç dinamiklerini doğru okumalıdır." ifadelerini kullandı.
Avcı , yıllardır fiziki ve fikri anlamda terörizmle mücadeleye sağladığı katkıların yanısıra son günlerde dikkat çeken Küresel Güvenlik ve Kriz Araştırmaları Enstitüsü'nün Enstitü Başkanı olan Hüseyin Mesut Alver ' in ulusal güvenlik müşavirliği görevini de yapmakta.
Dünyada İstihbarat ve İstihbarata Karşı Koymanın En Ön Planda Olduğu Dönemde Bulunmaktayız.
Bu nedenle yetişmiş ulusal güvenlik uzmanlarımızın önemi her geçen gün artmaktadır.
Ulusal güvenlik, bir ülkenin egemenliğini, bütünlüğünü ve vatandaşlarının güvenliğini çeşitli tehditlerden korumak için aldığı politika ve önlemlerin toplamıdır.
Ulusal güvenlik, bir ülkenin dış ve iç tehditlere karşı korunmasını ifade eder ve hem askeri hem de sivil alanları kapsar. Amaçları şunlardır:
Ülkenin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumak
Devlet kurumlarının ve kritik altyapının güvenliğini sağlamak
Vatandaşların yaşam ve mülkiyet emniyetini temin etmek
Ulusal istikrarı ve düzeni sürdürebilmek
Ulusal güvenliğin sağlanması sadece askerî savunmayla sınırlı değildir; çeşitli alanlarda stratejilerin uygulanmasını içerir:
Askerî güvenlik: Silahlı kuvvetler yoluyla dış tehditleri önleme ve caydırma
İstihbarat faaliyetleri: Casusluk, terör ve diğer tehditleri önceden tespit etme
Siber güvenlik: Bilgi teknolojileri ve kritik dijital altyapının korunması
İç güvenlik: Polis ve emniyet güçleri aracılığıyla suç, terör ve iç tehditlere karşı önlem alma
Ekonomik güvenlik: Ekonomik kaynakların ve piyasa istikrarının korunması
Enerji ve çevre güvenliği: Doğal kaynaklar ve enerji arzının güvence altına alınması
Ulusal güvenliğin sürdürülmesi, ülkenin politik, askeri ve ekonomik stratejilerini bütünleştirir. Bunlar şunları içerir:
Savunma politikaları ve silahlı kuvvetlerin modernizasyonu
Uluslararası iş birliği ve ittifaklar
Siber saldırılara karşı teknolojik önlemler ve ulusal siber güvenlik birimleri
Krize müdahale planları ve afet güvenliği
Toplumsal bilinçlendirme ve kamu güvenliği eğitimleri
Ulusal güvenlik, sadece bir ülkenin sınırlarını değil, aynı zamanda vatandaşların günlük yaşamını, ekonomik sistemi ve kritik altyapıyı da kapsayan çok boyutlu bir kavramdır. Günümüzde güvenlik tehditleri hızla çeşitlendiğinden, önleyici stratejiler ve teknoloji odaklı çözümler giderek daha önemli hale gelmiştir.
www.haberpars.com