10484,39%2,70
41,92% 0,07
48,83% -0,09
5860,15% 2,33
9858,16% 0,77
Cumhurbaşkanlığı Acil Durumlar ve Savunma Planlaması Dairesi Kurulması
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulan Acil Durumlar ve Savunma Planlaması Dairesi Başkanlığı, Türkiye’nin güvenlik mimarisinde yeni bir dönemin başlangıcını ifade etmektedir. Bu adım, yalnızca bir idari yapılanma olmakla kalmayıp devletin tüm stratejik reflekslerini tek bir merkeze entegre eden bir güvenlik vizyonunun ilanıdır. Cumhurbaşkanlığı çatısı altındaki bu yapı, kriz yönetiminden seferberliğe, afet koordinasyonundan stratejik iletişime kadar geniş bir alanda faaliyet gösterecek; devletin savunma kapasitesini bütüncül bir anlayışla yeniden tanımlayacaktır. Böylece Türkiye, güvenliği artık yalnızca sınırları içinde sınırlamamış ; dijital, ekonomik, çevresel ve insani alanlarda da koruma kararlılığını sistematik hale getirmiştir.
Türkiye, coğrafi konumu itibarıyle dünyanın en kırılgan güvenlik bölgelerinden biri olan Orta Doğu’nun merkezinde yer almaktadır. Bu coğrafya bugün hala zulmün, çıkar hesaplarının ve güç mücadelesinin ekseninde yanmakta olan bir ateş çemberidir. Suriye’de yıllardır süren rejim baskısı ve sivillere yönelik sistematik zorbalık, bölgenin hala tam anlamıyla huzura kavuşamadığının göstergesidir. Ancak son dönemde Ahmet Şar'a Hükümeti’nin kontrolü ele almasıyla birlikte Suriye’deki baskı politikalarının etkisinin azalması, Türkiye’nin bu süreçteki kararlı duruşu ve insani yardımlarının bölge halkına nefes aldırdığı bir döneme kapı aralamıştır. Türkiye, komşuluk hukukunun gereği olarak sınır güvenliğinin yanı sıra insanlık onurunu da savunan bir tutum sergilemiştir.
Gazze’de yaşanan insanlık trajedisi ise bu kararnamenin anlamını daha da derinleştirmektedir. Türkiye, Filistin halkının maruz kaldığı saldırılara karşı hem diplomatik hem insani boyutta güçlü bir dayanışma sergilemektedir. Dışişleri Bakanlığı’nın son dönemde açıkladığı üzere Türkiye, iki devletli çözüm sürecinde garantör ülke olma iradesini açıkça ortaya koyarak, barışın tesis edilmesi için uluslararası platformlarda aktif bir inisiyatif üstlenmiştir. Türkiye’nin Gazze’ye yönelik insani yardımları, diplomatik çağrıları ve sivil toplum destekleri, bu duruşun somut göstergeleridir. Bu kapsamda, Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki yeni daire yalnızca kriz anlarında etkin olmayadak barışın kurumsal altyapısında da işlev görecek bir mekanizma olarak değerlendirilebilir.
Yine Türkiye’nin son dönemdeki diplomatik etkinliği de bu kurumsal yapılanmanın dış politika yansımalarını güçlendirmektedir. Katar’ın başkenti Doha’da Pakistan ile Afganistan arasında yürütülen görüşmelerde Türkiye’nin yapıcı katkısı, bölgesel istikrarın yeniden inşasında Ankara’nın kilit bir rol oynadığını göstermektedir. Türkiye artık yalnızca gözlemci olarak bir rol çizmemiş ; güçlü ve muktedir şekilde çözüm üreten aktör haline gelmiştir .Bu durum, devletin iç güvenlik yapılanması ile dış politikadaki barış inisiyatifleri arasında güçlü bir senkronizasyonun oluştuğunu göstermektedir.
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle getirilen bu düzenleme, devletin her bakanlığı içinde “Acil Durumlar ve Savunma Planlaması” birimlerinin kurulmasını öngörerek, çok katmanlı bir savunma sisteminin temellerini atmıştır. Böylece ulusal güvenlik, yalnızca askeri kurumların dahil olduğu bir yapıdan çıkıp bütün kamu idaresinin ortak görevi haline gelmiştir. Bu model, kriz anlarında bakanlıkların kendi alanlarında hızlı refleks göstermesini, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı koordinasyonunda tek merkezden yönetilen bir stratejik bütünlük oluşturulmasını sağlayacaktır.
Bu yeni dönem,kurumlar ve toplumu da içine alan bir güvenlik bilinci inşa etmektedir. Her vatandaş artık ulusal güvenlik zincirinin bir halkasıdır. Afet bilinci, dezenformasyonla mücadele, dijital güvenlik farkındalığı ve toplumsal dayanışma, milli güvenliğin sosyal temellerini oluşturmaktadır. Türkiye, “devlet korur” anlayışını “devlet ve millet birlikte korur” anlayışına dönüştürerek güvenliği kolektif bir sorumluluk haline getirmektedir.
Kısaca özetlemek gerekirse bu kararname, Türkiye’nin iç güvenliğini , bölgesel istikrarını ve küresel barış idealini de koruma iradesinin somut ifadesidir. Türkiye, Orta Doğu’nun yangın yerine dönüştüğü bir çağda, adaletin ve vicdanın temsilcisi olarak hem içeride güçlü bir savunma mekanizması kurmakta hem de dışarıda mazlum halkların sesi olmaktadır. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle hayata geçirilen bu yeni yapılanma, Türkiye’nin barışın mimarı, güvenliğin garantörü ve insanlığın vicdanı olma vizyonunu kurumsal bir zemine taşımaktadır.
Küresel Güvenlik ve Kriz Araştırmaları Enstitüsü Başkanı
Hüseyin Mesut Alver