MILLÎ DEVLET SÜRECİ NASIL YÖNETMELİ?
PKK'nın silah bırakması ciddi bir aşamadır. Evet Mao'cu Marksist PKK Mao'nun benzetmesi “Halk, deniz gerilla balık gibidir.” ilkesine göre mücadeleyi kaybetti. Ülkeye atıldı. Peki, PKK yenilmişken neden bu fesih ile Türkiye yeni bir ticarete girdi?
Cevabı aranan soru bu…
Unuttuğumuz temeller neler pekî?
Türkiye güçlü ve büyük bir devlettir. Dünyada ve bölgede bir yer vardır.
Terörsüz Türkiye siyasetinin şekillendirildiği ancak bir Devlet/Millet Projesidir.
Emperyalizm bölgemizde sürekli teröriz olanların başında Türkiye olmak üzere Osmanlı Medeniyet Toprakları'nda iç savaşa varan kalmamıştır. 12 Eylül öncesi, ASALA, PKK, DEV-SOL, DEV-YOL, TİKKO, FETÖ vd. düşününüz…
Ülke içinde sürekli canlı yönetim, etnikçilik, mezhep/tarikat ayrılıkları, siyasi ötekileştirme ve kamplaşmalar, ekonominin bozulması, adalet sorunu yeni kurallar çıkarılması riski sürekli canlı tutmaktadır.
PKK kimdir?
1850'li yıllardan itibaren özellikle İngiltere, Fransa, Rusya ve ABD'de desteklenip şekillendirilen Kürtçülük faaliyetleri Marksist/Ateist İdeoloji ile teröre dönüştürüldü. Malumları Kürtler dindar bir halktır. Dolayısı ile ateizm yerine dinle barıştı ancak Türk Milleti ile geleneksel geçmişten kopmak için Zerdüştlüğe özendirdi. Kürtlerin mevcut feodal yapısı ve dindarlığı ile de barıştı.
ABD ile ilişkiler özellikle Suriye ve Irak'ta görünmektedir. İsrail ile güçlü bağlar kuruldu. Ancak PKK bu 50 yıllık süreçte Kürtlerin imanını, töre ve terbiyesini hedef aldı. Sonuçta Türk Milleti'nden kopartılmış bir Kürt Kimliği'nin maalesef temellerini attı. Kürtleri imanından ve kardeşi Türk'ten de olsa uzaklaştırmayı başardı. PKK, aktif eylemlerden çok sadece Türkiye'de değil, İran, Irak ve Suriye'de ve diğer dış Kürtler üzerinde ciddi çalışmalar psikolojik Harp/Harekât faaliyetleri yaptı.
Gelinen noktada PKK siyaseti de yapıldı. Kürtçü bir siyasî çizgi oluştu.
PKK'nın küresel emperyalizmin coğrafyasını tehdit eden silahlandırdığı bir terör örgütüdür.
PKK 50 yılda çok büyük katliamlar yapmış, 50 binin üzerinde şehidimiz vardır. Ayrıca PKK terör örgütü mensuplarının ölülerinin de çoğu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Akan kan, yanında baskılar halkı yıldırmıştır.
PKK, bir Kürt Örgütü değildir. Katliam'ın yaptığı, tecavüz ettiği tecavüzlerin olduğu Kürt Çocuklar, köyler, kasabalar, şehirler asla unutulmamalı.
Bugün PKK en az farklı isimle komşularda yapılanmıştır. Fesih Bildirisinde “PKK İsmi ile savaşçıyı bırakıyoruz.” demiştir. Ancak Suriye, Irak ve İran'daki tesisin faaliyeti devam etmektedir. geçmişte gerek Irak ve bazı siyasi gruplar, Suriye ve İran'da PKK'nın askerini PJAK, YPG gibi terör örgütlerini himaye ediyordu. Bugün PKK ile anılan Kandil Bölgesi'nin coğrafî özelliklerine bakın. Konumun birçok yerinde cevap alacaksınız.
Bugün itibâri ile PKK'nın fesih kararı durumumuz açısından ciddi bir kurtarılabilirdir. Ancak uluslararası örgütler ve devletlerce PKK terör örgütü kabul edilen bir yapıdır. Bu yapıyı küresel ölçekte aydınlatıyor. Biz bilmiyoruz. Bu Türkiye için bir aşama. Ancak karşılığında bizden ne alıyorlar? Meselâ Suriye'de özerklik mi? Kürtleri PKK'nın temsil hakkı mı? Özellikle Kürtlerin PKK'nın temsilinin ve kapsamının hiçbir şekilde kabul edilmesi mümkün değildir. Tarihi süreç ve Lozan Antlaşması, Kürtlerin Türk'ün kardeşi, özü ve elde edilecek bir parçanın devam etmesi delîlidir. O dönemde Kürt münevverler aydınlar) Lozan Heyeti'ne telgraf çekip bunu apaçık beyan bırakıyor.
Büyük Türk Milleti tedirgindir. Bu tedirginliğin en büyük nedeni mevcut siyasilerin iktidarı, muhalefetin ayarsızlığı ve tutarsızlığıdır.
Siyasilerin tarihsel tutumları PKK'nın uzanımı yapılarına karşı, birbirlerine karşı, FETÖ gibi hain bir örgütle iş tutmaları, rüşvet ve yolsuzluk iddiaları, ekonomideki bozukluğa rağmen kamuda israfın devam etmesi, adalet, hukuk sisteminin bozulmasını kaybetmesi, siyasilerin genel şımarıklıkları ve toplumdan yabancılaşması gibi sebepler kalabalığımızda ciddi manada devlete, millete ve ona güvensizliğe neden olmuştur. Bilelim ki gelecek kaygısı toplumları çürütür. Hatta ülkelerin önce sermayesinin, sonra mühendis kadrolarının kaçmasına neden olur. Ülkeye yazık olur kısaca…
PKK gibi küresel güçlerin köpeği olmuş, insanlık, Türkiye ve Kürt Düşmanı zalim terör örgütü ve uzanımları ile mücadele topyekûn yapılıyor. Sadece egemenliğin sorumluluğunda değildir. İktidar da meclisi ve halkın yanılmasından oluşan süreç şeffaf olarak sürdürülmelidir.
PKK, Öcalan vd. meşrulaştırılamaz. Teşekkür etmek sadece zillettir.
MİLLÎ MESELELER, MİLLÎ MENFAATLER SİYASETE VE ŞAHSÎ MENFAATE ALET EDİLEMEZ. BU MİLLET İSTİKBÂLİNE İHANETTEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.
PKK'nın feshi halkını sevindirmiştir. Borsayı dahî olumlu etkiledi. Şimdi el birliği ile süreç geliştirilmelidir.
Bölgemizde ve Medeniyet Topraklarımızda 1. Dünya Savaşı devam etmektedir. Ülke ve bölgemize yayılan küresel kararlarda hislerimiz maalesef çok azaldı. Terörün fesih süreci gibi…
PKK'nın fesih süreci doğal olarak mevcutuz. Ancak bu sürecin kontrolü tamamen kontrol edilemiyor. Yapmamız gereken öncelikli süreciz. Ancak sürecin yönetimlere de başlatılması isteniyor. En azından şimdi “İTİMAT, KONTROLE MÂNİ DEĞİLDİR.” konuyla ilgili endişelerimiz ile takip ediyoruz…
PKK, Büyük Türkiye'nin dengi değildir. Bu herkesçe bilinmeli. PKK terör örgütünün bireylerinin topluma kazandırılması önerisini düşünüyoruz.
Kürtler, PKK ve Uzanımlarına bırakılamaz. Kürtlerin gerek yurtiçinde ilerlemekiler yöneticisi Türkiye ve TBMM'dir. Farklı bir algıya dahî müsamaha gösterilemez. “PKK Kürt Haklarının mücadelesini sağlıyor!” algısı en büyük ihanet ve Kürtlere kötülüktür. PKK'nın elindeki Kürt Kanı asla unutulmamalı.
Federalizm vb.den yalakadan bahseden, şahsiyetsiz birileri var ve mevcut. Bu tarz bölgeleri bölmek, sokacak oluşumlara bırakılamaz. Bunu Kur'an-ı Kerim'deki “ZİNAYA YAKLAŞMAYINIZ.” emri gibi değerlendiriniz. Siyasi süreç tamamen Türkiye'nin kontrolü altında değil. Tabii ki bu konumu, hükümeti de desteklemeliyiz. Dışarıya karşı ülkelerde Millî Birlik mesajı çok önemlidir.
Ukrayna Barış görüşmelerinin Türkiye'de ve Cumhurbaşkanımızın ev sahipliğinde yapılması çok değerlidir. Hükümetimiz ve devletimizi bu konumdayız. Aynı şekilde Pakistan'a verilen şartsız desteğin destekçisiyiz.
Türkiye temas noktalarını artırmalıdır. Tarihten gelen güç, İslâm Dünyası ve Dünya Türklüğü ile kurumsallaşmalıdır.
Fesih sonrasında diğer devletlerin Kürtlere dahî ulaşması gerekir. Kürtler Turànî ve akraba bir halktır. Emperyalizm terk edilemez.
Bir avuç geride kalanların kimliğini vermek büyük bir oyundur. Siyaset boşanmamalı. Ayrıca onun emperyalist gücün bir PKK'sı var. Başka bir yerde patlak verebilir. Ona bir ödeme yapılmalı. PKK'ya güvenilmez bir terör örgütüdür. Suriye'deki SDG/PYD'nin başındaki Mazlum KOBANİ A. ÖCALAN'ın manevi evlâdıdır. Suriye'nin bittiğine karşı PKK ve Öcalan sorumluluğu olmadan kalamaz. Biliniz. Hatta Öcalan ve PKK'nın diğer yaygınlıklarına karşı da sorumsuz olamaz.
Halkımıza ve muhalefete şunu da söylemek istiyorum. PKK'nın beyanı ve fesih süreci Millî Menfaatlerin olması gereken bir istihbarat operasyonudur. Devlet sırrının dağılımını içerir. Onun şey apaçık konuşulmaz, konuşulmamalı. Bu görünüm ile süreç Cumhurbaşkanlığı yönetimimiz, MİT, TSK ve Dışişleri ilişkilerine güvenmek ve destek vermek durumundayız. Halkımızın devletimize bağlılığı ve teveccühü siyaset için en büyük güçlerden biridir.
Asıl bundan sonraki çok daha önemli…
Türk Milliyetçiliği etnik kök ve referanslarla hareket etmiyor. Dolayısı ile Kürtlere Büyük Türk Milleti'nin bir parçası olduğu bilinç ile yaklaşılmalıdır. Biliyorsunuz Türk İslâm Ülküsü'nün yazarı Merhum S. Ahmet ARVASİ Doğubeyazıt doğumlu bir Kurmanç Kürt'tür. Türkçülüğün Esasları'nı yazan Merhum Ziya GÖKALP Zaza'dır.
Merhum ARVASİ ne diyor? 'Ben Afrika'nın ortasında doğmuş bir zenci olsaydım ve bu aklım da bende olsaydı yine Türk Milliyetçileri olurdum. Çünkü ben Amentü'ye iman ettiğimiz gibi iman ediyorum ki, Türk Milleti'nin de İslâm Âleminin de mazlum milletlerin de kurtuluşu Türk Milliyetçilerindedir, Türk –İslam Ülkücülerindedir.'
Zaza Z. GÖKALP kendisine “Sen Kürt'sün, Türk Milliyetçiliği ile ne şey var?” diyen hain için;
“ALİ KEMAL'E
Ben Türküm! diyorsun, sen Türk değilsin
Ve İslam'ım! diyorsun, İslam değilsin
Ben, ne ırkım için senden vesika,
Ne de dinim için diledim.
Türklüğe sadık zevkim için,
Ummadım bu odadan asla mükafat
Bu nedenle bin türlü felaketi çektim
Hiçbir an esefle demedim: Heyhat!
Hatta ben olsaydım: Kürt, Arap, Çerkes;
İlk gayem Türk Milliyeti idi
Çünkü Türk kuvvetli olursa, mutlak,
Kurtarır onu İslam olan milleti!
Türk olsam olmasam ben Türk dostuyum,
Türk olsan sen Türk düşmanı
Çünkü benim gayem Türkü yaşatmak,
Seninki onu yaşatıyordu.
Türklük hem mefkûrem hem de kanımdır:
Sırtımdan alınmaz, çünkü kürk değil
Türklük hadmine “-Türk değil!” diyen
Soyca Türk olsa da “piçtir”, Türk değil.
Ziya Gökalp
(1876-1924)
Türk etnik bir Millet değil, içtimài bir millettir. Etnik Kürtçülük doğrudan bölücülüktür. Yine Ziya GÖKALP ne diyor; 'Nerede Kürt'ü aradıysam Türk'ü buldum. Bir Türk ki Kürt'ü sevmiyor. Bilin ki Türk değil. Bir Kürt ki Türk'ü görmüyor, bilin ki Kürt değil.'
İşin özü budur. “Ne Mutlu TÜRKÜM Diyene!” cümlesine son 50 yıldır ırkçılık yapanlar de sadece iftiralar yaşıyor. Kürt Varlığı,onlarda, Türkmen, Kazak, Tatar, Özbek vd. gibi Türk Varlığı içindedir. Dili, terbiyesi korunmalıdır. Dolayısı ile TÜRK DÜNYASI AKRABA TOPLULUKLARI haritalarına Dış Kürtler de konmalıdır.
PKK ülkesinden çıkınca Kürt kökenlilerin sosyal medyada bayrak, vatan vurgusu yapıyorlar.Fesih kararının ardından sokaklardaki festival havası da mevcuttu.
Büyük Türk Milleti…
İçimizde emperyalizmin yarattığı düşmanlıkları yenmek zorundayız. Tarihimiz, Medeniyet Coğrafyamız, dinimiz ve geleceğimiz bize birlik olmayı emretmektedir.
