Bu yazımda, dünya siyasetinde dönen karmaşık oyunlar ve Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tehditler üzerine önemli bir değerlendirme yapılmış. Özellikle "Yeni Dünya Düzeni" projesi kapsamında büyük güçlerin birbirleriyle kurduğu ilişkiler ve bu ilişkilerin arka planında dönen pazarlıklar dikkat çekiyor. İsrail'in İran'a yönelik saldırı planları, ABD'nin bu süreçteki rolü ve Donald Trump'ın siyasi ve finansal geçmişi üzerinden yapılan analizler oldukça çarpıcı.
Yazıda, Trump'ın hem Siyonist Yahudiler, hem Anglo-Saksonlar, hem de Rusya'nın etkisi altında olduğu belirtiliyor. Bu üç büyük gücün dünya üzerindeki hegemonya mücadelesi, Ukrayna-Rusya savaşı gibi çatışmalarda kendini gösteriyor. Ukrayna'daki savaşın aslında bir "Şeytani proje" olarak tanımlanması, bu savaşın Slav milletlerini zayıflatmaya yönelik bir strateji olduğunu vurguluyor. Ayrıca, Avrupa'nın güneybatı bölgelerine yayılma ihtimaline dikkat çekilerek, bu çatışmaların daha geniş bir coğrafyaya sıçrama riski taşıdığı ifade ediliyor.
Türkiye açısından bakıldığında ise, ülkemizin hem içerden hem dışardan tehditlerle karşı karşıya olduğu belirtiliyor. 1923'ün rövanşı olarak görülen bu saldırılar, aynı aktörler ve aynı güçlerin yeniden sahneye çıkmasıyla gerçekleşiyor. Türkiye'nin Suriye'deki durumu ve Türkmen kardeşlerimizin varlığının yok sayılması da önemli bir nokta. PKK'nın farklı isimlerle sahada varlığını sürdürmesi, bu terörist oluşumların arkasında kimlerin olduğunu açıkça gösteriyor. Hatay konusunda yapılan harita manipülasyonları ve KKTC'nin karşı karşıya olduğu tehlikeler ise oldukça kaygı verici.
Yazıda, özellikle Gazze olaylarının arkasında yatan gerçeklerin nasıl çarpıtıldığına ve bu durumun Türkiye'nin milli değerlerine yönelik bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekiliyor. KKTC'nin silahlandırılması ve Rum kesiminin desteklenmesi gibi gelişmeler, Türkiye'nin bekası için ciddi bir tehlike olarak görülüyor. Ayrıca, içimizdeki hainlerin ve dış destekçilerin iş birliğiyle ülkemize yönelik oyunların oynandığı vurgulanıyor.
Sonuç olarak, bu yazı Türk milletine uyanış çağrısı yapıyor. Türk kimliği ve milli değerlerin korunması için birlik ve beraberlik içinde olunması gerektiği mesajını veriyor. "Ne Mutlu Türküm Diyene" diyerek biten yazı, Türk milletinin her türlü tehdide karşı güçlü bir duruş sergilemesi gerektiğini ifade ediyor.
Saygılarımla Bahruz Farukoglu REİS Difai.

