Siyasî sistemin bireyi, dolaylı olarak putlaştirdığı, aralarından birini lider seçtiği ve kısa bir zaman sonra monarşik bir yönetim anlayışı ile taraftarlarını köleleştirdiği bir siyasi düzen ,Türk Milletinin birlik ve bütünlüğünün en büyük düşmanıdır.
Gerçek kişilere , tüzel kişilik kurma hak ve yetkisini vereceksin , fakat o kişilerden biri ,tüzel kişilik oluştuktan sonra biri hariç , bir daha tüzel kişilikte kendi iradesi ve şahsiyeti ile varolma hakkı adına söz hakkı sahibi olamasın.
Düşünce ve ifade hürriyetinin gasp edildiği siyasi yapımızın anayasamizdakı temel hak ve özgürlüklerimizi esaret altına alan bu yapı ve putlaşmış lider anlayışı ortadan kaldırılmadan bireyin ve toplumun , adalet ve özgürlüğe kavuşması hayalden öteye gidemez.
Türk Milletinin en büyük düşmanı ,siyasi , sosyal , ekonomik ve kültürel anlamda , mevcut sistemdir...
Yarım asırdır Büyük Türk Ülküsünün sevdası ile bedel ödeyenlerin hedeflerine ulaşmasını engelleyen bu alçak sistemin ne olup olmadığını masaya yatırıp , öncelikle bu sistemin bizatihi Ülkücüler üzerindeki tesirlerini konuşmamız lazım...
Görülüyorki toplumcu bir görüşün sahibi olanların , çözüm odaklı düşünürken bile, bu sistemin zehirinden etkilenmenin meydana getirdiği, bireyselcilik kokan ve adeta dayatmaya dönüşen ısrarlı beyanlarına şahit oluyoruz....
Ülkücüleri bohçalara yama yapma zihniyeti günü kurtarma adına veya yüzen küçük kayıkta olsa ,karşıya geçme bireyselliğinden başka bir şey değildir.
Bütün Ülkücüler şahsiyetli ve onurlu bir zeminde samimiyetle buluşmalı ve tek başına, gayesinin mücadelesine hazırlık yapmalıdır...
Gerisi teferruattır..
Ahmet ÇAKAR
