AKP'NİN YARATTIĞI YENİ SEÇKİN SINIF..

Tabakalaşmış her toplumda seçkin tabakaların davranışları taklitsel özellik taşır.Alt sınıf tabakaları seçkin tabakaların davranışlarını taklit eder. 
Weber, “statü onurunun özünü en iyi ifade eden şey, belli bir çevreye mensup olmak isteyen herkesten, her şeyden önce belli bir hayat tarzına sahip olmasının beklendiğidir” der.
Yaşam tarzı, giyim ve alışkanlıklar kişinin hangi sosyal tabakaya ait olduğunu ortaya koyan göstergelerdir. 
Her ne kadar postmodernizm kişilerin, birbirlerinin giyim ve yaşam tarzı açısından, hangi sosyal tabakaya ait olduğunun ayırt edilemez hale geldiğini söylese de bu kural geçerliliğini sürdürmektedir.
**
Uzun süreli iktidar muhafazakâr kesimleri de dönüştürdü.
Kamu kaynaklarının aktarılmasıyla zenginleşen bu çevreler geçmişte karşı çıktığı sınıfların tüketim kalıplarını içselleştirdi.
Her fırsatta Peygamber Efendimize duydukları özlemi dile getiren, 
Asrı Saadet dönemini hayal eden muhafazakâr insanlar yeni yaşam tarzları ile sembollerin, kavramların, değerlerin içini boşalttı.
Tüketim kültürü bu muhitleri de tesiri altına aldı.
Artık kanaat etmek, paylaşmak, züht, takva yerini lüks, marka düşkünlüğü, gösterişe bıraktı.
Sade ve gösterişsiz bir yaşam, bir lokma bir hırka felsefesi, Muhammedi bir çizgi ideali ile yola çıkanlar artık konaklarda, saraylarda, ultra lüks sitelerde oturuyor,
En pahalı arabalara binerek marka ürünleri tüketiyor.
VİP Hac-Umre ziyaretleri, yedi yıldızlı otellerde İslami tatiller yeni gözdeler.
Allah ve Resulünün davası ihtişamlı zenginlikler, göz kamaştırıcı yaşamlar içinde sürdürülüyor.
İslam’ın israfı yasaklayan nasihatleri artık hatırlanmıyor.
Kapitalizm artık düşman değil. 
Yeni dindar zengin sınıf piyasa İslam’ına uyum gösteriyor.
**
Muhafazakâr zemine dayanan bir siyasal partinin uzun süren iktidarı sermayenin, bürokrasinin yapısını değiştirmiş yeni bir seçkin sınıf yarattı.
İktidar avantajıyla devlet kaynaklarını kendi lehine kullanan ve içinden çıktığı toplumdan ayrışan bu seçkin kesim sahip olduğu ekonomik imkânlarla yaşam tarzını değiştirdi,
Zenginleştikçe sınıf atladığı düşüncesine kapılarak geçmişte karşısında konumlandığı eski egemen sınıfa ait davranış ve eğilim içine girdi.
Yaşadığı yabancılaşmanın farkında olmaksızın geçmiş egemen sınıflarla benzer yaşam tarzı sürmeye başlayan bu yeni seçkinler giderek milletten uzaklaşmaya başladı.
Bu durum insanlık tarihi seçkinlerin durmadan devam eden yer değiştirme tarihidir diyen Pareto’yu doğrular gibidir. 
Tanıklık ettiğimiz durum aynı zamanda Weber’in yanılgısını da ortaya koymaktadır.Weber, İslam kapitalist hayat tarzı doğuramaz düşüncesindeydi.
Yanıldı.
**
Bu yeni sınıf kendisini dindar olarak konumluyor.
Düne kadar imtiyazlı zümre olarak etiketlediği Cumhuriyet elitlerinin yaşam ve tüketim tarzını da bir çırpıda sahipleniyor ve yeni bir statü arayışını da saklayamıyor.
Bilinçaltında Cumhuriyet karşıtlığı barındıran bu seçkin muhafazakâr kesim geçmişte ezilmişlik söylemi üzerinden keskin bir Batı karşıtıydı.
Bugün ise karşı olduğu dünyanın tüketim biçimini ve yaşamını kendilerini hiç sorgulamadan sahiplenmiş durumda.
İnsanı içinde yaşadığı gruplardan ve kültürden etkilenerek hareket eden toplumsal bir hayvan olarak tanımlayan Thomas Veblen ortaya koyduğu toplumsal ruhsal tüketim modelinde,
Bireylerin üyesi olmadığı referans gruplarının davranışlarını sergilediğini öne sürer ve bunun sebebinin toplumda statü ve itibar elde etmek ettiğini belirtir.
Muhafazakâr iktidarın devlet kaynakları ile zenginleştirdiği bu yeni sınıf da Cumhuriyet’in Batıcı olarak etiketlendirdikleri kesimlerini taklit ederek yeni statülerini yaşam tarzları ile pekiştiriyorlar.
Bir yabancılaşma yaşadıklarının farkında bile değiller.
Kendilerinden önce sermayeye sahip olan sınıfların yaşam tarzı ve tüketim kalıplarını benimsedikçe değerlerini kaybediyorlar.
Sınıf atladıkça, statü değiştirdikçe yeni bir seçkin sınıf oluşturuyorlar.
Ama içinden çıktıkları millete yabancılaşıyorlar.
Millete yabancılaştıkça milletin gerçeklerinden uzaklaşıyorlar.

Müjdat ÖZTÜRK
Orjinal Köşe Yazısına Git