Filiz ÇELİK ŞAHİN

Tarih: 26.06.2025 10:39

Hüznün ve Arınmanın Dirilişin Vakti 

Facebook Twitter Linked-in

Muharrem Ayı: Hüznün, Arınmanın ve Dirilişin Vakti 

Bazı zamanlar vardır ki takvimden değil, kalpten okunur…
Bazı aylar vardır ki yalnızca rakamları değil, ruhları da değiştirir.
İşte Muharrem; zamanı durduran, yürekleri titreten, mazlumun duasıyla gökleri sarsan bir aydır.

Yeni bir hicrî yıla girerken, sadece takvim yaprakları değil, hayatımızda da yeni bir sayfa açma vaktidir.
Muharrem, sadece hicrî takvimin başlangıcı değildir; o aynı zamanda ilahi dokunuşların, kadim hatıraların ve en saf adaletin adıdır.

Bu ay, tarihin en derin izini taşır: Kerbelâ.
Bu ay, Hz. Hüseyin’in (r.a) susuzluğunu, sabrını ve sarsılmaz davasını taşır.
Bu yüzden Muharrem; sadece hüzünle değil, direnişle, sadece gözyaşıyla değil, bilinçle karşılanır.

Yılbaşımız eğlenceyle değil, matemle gelir. Çünkü bu ayda hak ile batıl, adalet ile zulüm karşı karşıya gelmiştir. Ve biz biliyoruz ki, o çöl sıcağında susuz kalanlar değil; adaletten sapmadan can verenler gerçek kazananlar olmuştur.

Muharrem ayı bize şunu fısıldar:
“Sen de susuz kalabilirsin ama asla zalime boyun eğme. Aç kalabilirsin ama adaletten taviz verme. Yalnız kalabilirsin ama hakikatten sapma.”

Bu kutlu zaman diliminde, sadece oruçla değil; hâl ve ahlâkımızla da arınmak, sadeleşmek, susarak konuşmak, durarak derinleşmek gerekir. Muharrem ayı, sadece bir matem ayı değil; aynı zamanda iç dünyamıza çekilmenin, ruhumuzu arındırmanın, hayatımıza yön vermenin de vaktidir. Bu ayda, kalbimizin derinliklerine bakmalı, nefsimizin karanlık sokaklarında biriken öfkeyi, kibri, hırsı temizleyerek Rabbimizin razı olacağı bir hâle ulaşmak için gayret etmeliyiz.

Hz. Hüseyin’in susuzluğu bize, ne kadar tok olursak olalım bir damla adalete ne kadar muhtacız sorusunu yeniden hatırlatır. Bu yüzden Muharrem’de, sadece az yemekle değil, az konuşarak, fazla düşünerek, çokça şükrederek yaşamak gerekir. Bu ayda, bir eşyayı satın almaktan vazgeçmek bile bir sadakadır. Bir çocuğun başını okşamak, bir yaşlının eline uzanmak, kalbini kırdığımız birinden helallik istemek; hepsi Kerbelâ’nın ruhuna yakışan davranışlardır.

Muharrem, insanın kendi içindeki zalime karşı verdiği sessiz mücadeledir. O yüzden kalbi kırmak yerine onarmak, kin tutmak yerine affetmek, aceleyle konuşmak yerine sükûtla düşünmek bu ayın en faziletli ibadetlerindendir. Ve unutmamalıyız ki Hüseyin olmak sadece meydanda şehit düşmekle değil; bugün de haksızlığa karşı susmamakla, çıkar uğruna eğilmemekle, hak bildiğin yolda yalnız kalsan da yürümekle mümkündür. Bu yüzden Muharrem ayı, bir duruşun, bir şuurun ve bir dirilişin adıdır.

Muharrem, her bireyin kendi Kerbelâ’sında verdiği imtihandır. Bir öğretmen sınıfında, bir doktor hastasında, bir yönetici kararlarında, bir genç kendi ahlâkında Hüseynî olabilir. Çünkü Hüseyin olmak; her çağda, her kalpte yeniden can bulabilir.

Bu yüzden gelin, yeni yılımızı sadece sayfalarda değil, kalbimizde de değiştirelim.
Muharrem; bizler için bir matem ayı olduğu kadar, bir bilinç ayı, bir yeniden doğuş ayıdır.

Cenâb-ı Hak, bu mübarek ay hürmetine şahsımızı, ailemizi, milletimizi ve bütün insanlığı hastalıklardan, savaşlardan, belalardan korusun. Adaletin, merhametin, hakkaniyetin yeniden yeşerdiği bir dünya nasip etsin. Hz. Hüseyin’in şehadetiyle mühürlenen o izzetli duruş, yolumuzu aydınlatsın.

Hicrî yılımız mübarek olsun.
Muharrem ayı, kalplerimize rahmet; hanelerimize huzur, toplumumuza birlik ve insanlığa selâmet getirsin.
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —